Şeytan Ayrıntıda Gizlidir
23.09.2023 Eğer düzenli olarak hayattan şikayet ediyorsan , sıkılıyorsan, devamlı aynı soruları kendine sorup içinden çıkamıyorsan, derin bir nefes alıp şapkayı önüne koyma vakti gelmiş demektir. Hak ettiğim değeri bulamıyorum, beni neden kimse anlamıyor, çalışıyorum çalışıyorum yapamıyorum, emeklerimin karşılığı kazancım yok, bir türlü olduramıyorum, o bana bunu yaptı, bu benim hakkımı yedi, şu hep ters davranıyor şeklinde bir alınganlık çukurunda yaşıyorsan yine şapkayı önüne koyma vakti gelmiştir.
İğneyi kendine batırmayan çuvaldızı başkasına batırmasın❗❗❗
Merkezlenmende bir sorun olabilir mi ? Bir bakın bakalım. Kendini önceliklerken, ve daimi beklenti içerisinde olurken acaba sorumluluk alıyor musun?
Yeri geldiğinde kendi kıymetini bilme hali başkasını önceliklemektir . Bunu yapamıyorsan eğer altında yatan nedeni bulmak gerekir.
Hayatının sorgusu devamlı olarak; sana yapılması gerekenler ve lakin yapılmayanlar üzerinden geçiyorsa burada bir sıkıntı vardır.
Gerçekten bu hayatta bir hedefin var mı bunu bir sor kendine . Ve bunun cevabı ; Zengin olmak , canımın istediği her şeyi almak, herkese emir verebilir halde olmak, her şeyi kontrol altına almak, çevrendeki her şeyin ve herkesin sana hizmet etmesi, ve çevrendeki herkesin ve her şeyin senin etrafında senin kurallarına göre dönmesi mi? yani özetle; benim canım nasıl istiyorsa öyle olsun, ben arzu ettiğim gibi davranırım lakin bana benim istediğim gibi, en olması gerektiği gibi, en kıymetli, en zarif, en değerli ve en hassas şekilde davranılmalı ve aklımdan geçen istediğim her şey , tüm zenginlik , tüm bolluk , tüm saygı bana gelsin benim olsun diyorsan eğer hatırlatırım bu bir hedef değildir.
Bu ancak bencilce ütopik talepler listesi olabilir.
Bir insanın hedefi yani ana hedefi huzurlu, sağlıklı, mutlu, ahlaklı ve saygın bir yaşam sürmek olmalıdır. Bu ana başlığın altında tabii ki yapılacaklar listesi yer almalıdır Asıl hedefi gerçekleştirmek için. Bunun için tabii ki iyi bir iş, çok çalışmak, sebatkar olmak, iyi bir çevre sahibi olmak, güzel kazanç sahibi olmak, saygı görmek; ki bunun için emek vermek ve en en önemlisi sorumluluk bilinci içerisinde hayatı sürdürmek gerekir.
Tam da burada başlığa geliyoruz. “ şeytan ayrıntıda gizlidir” sen bu hedefler için kendince çabalarken aslında ne yapıyorsun baktın mı? Sen farkında olmasanda çevren tüm o küçük detayların farkında. O yüzündeki küçük mimiklerde, cümlelerin arasına serpiştirdiğin ses tonlarında, eksik bıraktığın minicik ayrıntılar da saklanamıyor şeytanın.
Tüm olay bir “L” harfinde gizli. BenciL veya benci olmayı seçebilirsin.
Bencil olma hali her şey bana, benim için hizmet etmeli demektir. Benci olma hali ise kendinin değerini bilerek, ezdirmeden, hakkını yedirtmeden çevrene, sevdiklerine, yaşamına ve tabii ki kendini hayatı onurlandırarak emek verme halidir.
sabah gözünü açtığın andan itibaren hayata dair sorumlulukların olduğunu hissetmiyorsan, Çevrende akıp giden yaşamı sadece seyredip, senden talep edilenleri ve zorunluluk olarak gördüklerini yerine getiriyorsan, dürüst ol bu sorumluluk sahibi olmak değildir. Hayattan, yaşadığın alandan, ailenden yana, yuvandan yana sorumluluk sahibi isen kimsenin sana bir şey hatırlatmasına gerek olmaz. Yapılacaklarını isteyerek, bilerek yaparsın. Yani seçimlerin doğrultusunda gelişen davranışların hayatını belirler. Eğer emek vermeyi , sevginin özünde emek olduğunu bilmeyi , kendini sorumluluklar üretmeyi seçtiysen bundan dayanılmaz bir huzur duyarsın çünkü bir iş başarma hali insanı içsel olarak doyuran en önemli şeydir. Büyük büyük işlerden bahsetmiyorum. Bu bir bardak su koyma da olabilir, yere düşmüş bir eşyayı yerine kaldırma da, bir eksiği tamamlamada. Sevdiğine onun senin için ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatma hali de. Hatırlatırım kendisi kıymetli olan ancak çevresine kıymet gösterebilir.
Hayatını bu şekilde yaşamıyorsan üzücü çünkü başarmanın verdiği bu muhteşem keyfi alamadan göçüp gideceksin bu dünyadan.
Bu küçücük birşey, amanda bu neymiş dediğin şeyleri yaparak alacağın keyfin, senin o koyduğun büyük hedeflerinin yanında bir işe yaramadığını düşündüğün için seni doyurmadığını düşündüğün için yapmadığın tüm bu hareketlerin ve sorumlulukların Toplamının ne kadar muhteşem bir şey olduğunu bilmeden göçüp gideceksin bu dünyadan.
Ve yine hatırlatırım; eğer devamlı şikayette, beklentide ve eksik gözetmede isen bol boş vaktin var arkadaşım. O kadar hayatını dolduramamışsın ki devamlı etrafını gözünde küçülterek, suçlayarak, eksikleri cımbızlayarak, bunları yaparken de içindeki öfkeyi büyüterek yaşıyorsun.
Neden mi? Vakti dolu insan, sorumluluk sahibi insan, kendi ve başkaları için bir şeyler yaparak, emek harcayarak gününü geçiren insan bunları düşünemez. Kendi emek verdiği için; emek vermenin kıymetini bilerek devam eder hayata. Her günü şükürle dolar. Her yaptığı şeyden zevk alır. Böylece hayattan daha fazla doyum, haz alarak her gün daha fazla ışıldar.
Peki sana ne olur? Sen içinde bulunduğun bu halden her gün daha da sıkışıp etrafına öfke saçmaya devam edersin. Ve anlamlandıramazsın nasıl oluyorda her gün koştururken, yorulurken, yaşamın içinde düşüp kalkarken bu insanların nasıl böyle mutlu olduğunu. Ve tabi hayal bile edemezsin içindeki huzuru. Bu da senin içindeki ötekileştirmeyi ve hayata duyduğun öfkeyi ( aslında kendine duyduğun) daha da ortaya çıkartır. Aslında ne yapman gerektiğini bilip, kolayı seçip yapmama ve suçlama hali seninki.
O yüzden sevgili dostum bırak artık başkaları ile uğraşmayı. Zor olan ama en keyifli olan yolu seç. Kendinle uğraş, çevrene emek ver, etrafına bak yapacak ne kadar çok şey var. Küçük deme, bunu yapsam ne olur deme, çevrene hizmet verdiğinde kendini değersiz hissetmekten vazgeç artık. Çevreye verdigin emek ve hizmetlerin aslında seni içsel olarak beslediğini bir öğrensen ne kadar mutlu olacaksın.
Ve bunları yaptıkça içindeki o sevgisizlik hali uzaklaşacak. Hem etrafına, hem kendine ve en önemlisi ilahi olana sevgi ile dolacaksın.
Şimdi anladın mı hepsinin kökünde ne olduğunu? Sen kendini sevmiyorsun dostum. Ve içindeki o sevgisizlikle; kendini ve çevreni cezalandırıyorsun.
Zor bu dönüşüm. Büyük azim ve sebat gerektiren çalışma bu hale dönüş. Yüreğin kaldırıp kendinle yüzleşebilirsen, bugün başla. Yok ben kendi Çile Çukurumda çok mutluyum diyorsan, en azından bugünden sonra başkalarını sadece kendi içinde suçla. İçinde büyüttüğün, el bebek gül bebek baktığın o sevgisizliğini başkalarına akıtma, acıtma. En azından bunu çevrende senin için uğraşan, seni seven, emek emek, ilmek ilmek yaşamı güzelleştirmeye çalışanlara borçlusun.
Kendini sev, seni sevenlere teşekkür et, sana emek verenleri üzmemeye çalış. Ve hayatın merkezine kendini koyarken, diğerlerinin de merkezlerinde kendilerinin olduğunu unutma, buna saygı göster. Emek vermediğin hiçbir şeyin aslında senin olmadığını hatırla. Dahil olmadığın hiçbir konuya müdahil de olma.
Nefes aldığın sürece değişimin için umut var. Şikayet edecek zamanlarını kendine emek vermeye çevirirsen, o çok kızdığın, bir türlü mutluluğunu ve huzurunu anlamlandıramadığın insanların arasına katılabilirsin. Yeterki sen gerçeklerin farkına var, kendinle yüzleş, ve değişmeye niyet et. Zor olur ama çok güzel olur.
Ara bul bakalım, sevgiye inancını nerede, ne zaman kaybettin.
Unutma her zorlukta bir kolaylık vardır.
Sevgiyle Nehir Özbek
Not: tüm retro gezegenlere itafen. Uyanmak isteyene notlar 1
Köşe Yazarlari
|
marmarishaberi.com Marmaris Haberi | Güncel doğru haber sitesi Aradığını en güncel haberi burada bulabileceksiniz. |