Zaferin Rengi Meğer Al Kan ile Ak Alınmış
Canan BAYKIZ 28.02.2024 Son zamanlarda siyaset takibi birçoğumuz için zorlaştı. İlişkilerin bu kadar girift ve kirli çamaşırların sepet dışına dökülen halini taşıyamaz oldu yürekler. Ülkenin halinden dem vuran ana haber bültenleri üçüncü sayfalarla doldu taştı. Yaşam, adeta pahalı bir oyuna dönüştü. Parası kalmayan acımasızca çember dışında atılır oldu. Önce spor, sonra sanat uyandırmaya çalışıyor koca devi. Dönem filmleri, voleybolda yaşanan başarılar. Mesajlar gayet açık ve net veriliyor. Cumhuriyetin 100.yıldönümü için özel hazırlanan reklamlar, marşlar, belgeseller, daha neler neler... Son olarak uyanışa davet beyaz perdede, filmin adı: Zaferin Rengi. Perşembe günü vizyondan kalkacak . Gidip izlemek lazım. Mustafa Kemal Atatürk'ü anlamak için güzel bir fırsat daha sunmuş sinema ekranı. "Belki gidecekler vardır" diye büyüyü bozmak istemiyorum. Fakat bana düşündürdüklerini paylaşmak isterim. Zaferin Rengin'den Bana Yansıyanlar: Vakti zamanında uyanmış bir milletin zaferinin torunlarıyız. Ne hikmetse uyanan halini değil de uyuyan halini kabul etmişiz miras olarak. Uykuya dalarken "güvendeyiz" rahatlığı basmış etrafı. Zaferin nasıl kazanıldığını anlatanlar "masalcı" kabul edilmiş. Onlar anlatmak istedikçe dizlerine koyup başımızı mışıl mışıl uyumuşuz. Öyle olmaz mı? Hazır bulunan zenginlik sanki hep olacakmış gibi har vurup harman savrulmaz mı? Bir ara duyar gibi olmuşuz "hazıra dağ dayanmaz" dediklerini. Ne çare? Uyku uykunun mayası olmuş; tam kalkacak gibi olmuşken tekrar teslim olmuşuz. Gel zaman git zaman Zaferin Rengi'nin mimarı Fenerbahçe bile uyumuş, unutmuş nereden geldiğini, 100 yıl sonra gözlerini bir açmış. Ne görsün ? Suudi Arabistan'da açmış. Ne yaptım ben neresi burası? Ne işim var burada? diyene kadar olan olmuş! Türk takımında kalmamış bir tane Galip Kaptan! Milli duygular kalmış kalmış ta elde, fitili kandili eline aldıracak kadar ateşi kalmamış! Düşün bir kere tanır mıydın Sabri Toprak'ı? İttihak ve Terakki deyince ne gelir senin aklına? Atatürk ve silah arkadaşlarından Demir o kadar yükü sırtlamasa, kelle koltukta diretmese milli mücadele diye ben bugün rahatça uyuyabilir miydim acaba? Ya da Galip Kaptan cepheden yediği tokat yetmez gibi babadan da yediği halde şamarı yine de bildiği yoldan devam etmese yenilseydi acılarına ne halde olurduk biz? Peyker neden şehit oldu? Fehmi neden işkenceye uğradı? Fehmi'nin acılara gark olurken söylediği haysiyet, onur meseleleri var mı bizim hayatımızda? O koca İngiliz kupasını kazandıran maçta Galip Kaptan'a o konuşmayı yaptıran vatan aşkı nerede kaldı da bize yetişemedi dersin? Biz ne zaman tüm dünyaya dost, kendimize düşman ilan edildik? Oysa Atam önce "yurtta sulh" demedi mi? Kendi ile barışık olmayan kiminle barışır bu hayatta? Kendini sevmeyen kimi nasıl sever? İlk defa bir futbol müsabakasında gözlerim doldu. İçim coştu. Bir şeye taraf olmak beni onurlandırdı. Çünkü bir anlamı vardı. Yitip giden anlamı anımsattı. Maddenin değil ama mananın sonsuz olduğunun altını çizdi. Evet yenilenmeliyiz. Yenilenmeyenlerin yerinde sayanların, hazır yiyenlerin yenilgiye mahkum olduğunu bilmeyiz. Şu mübarek aylarda duam odur ki; Tüm Milli Mücadele Kahramanlarımızın Ruhu Şad, Torunları İlelebet Hür ve Abad Olsun.
Haydi selametle...
Köşe Yazarlari
|
marmarishaberi.com Marmaris Haberi | Güncel doğru haber sitesi Aradığını en güncel haberi burada bulabileceksiniz. |