SİYASETİN GÜNDEMİNDEN TAŞANLAR: AİLE HEKİMLİĞİ ÇALIŞANLARI
Canan BAYKIZ 20.03.2024 Siyasetin yoğun gündeminin içinde halk kendine yer bulamaz halde. Kaçımız farkında bu gerçeğin doğrusu bilmek zor. Oysa “Seçim sonrası ne halde olacağız? Ekonomi nasıl bir seyir izleyecek?” diye soranın haddi hesabı yok. Karşılıklı bir duyarsızlaşma gözlemliyorum halk ve siyasi liderlerin gündeminde. Seçim arefesi tatsız, tuzsuz.. Hatta bana göre trajikomik. Hazırlanan aday videolarına katıla katıla güldüğüm oluyor bazen. “Siyasetin “s” i yokmuş ki bu adayın hayatında, nasıl adaylaşmış?” derken yakalıyorum kendimi ve evet gülüyorum ağlanacak halimize. İzahını yapamadığım her şeyin mizahını yapma telaşında yüreğim. Başka türlü dayanılmaz ağırlaştı hayat yükümüz. Mesela somut bir örnek vereyim: 15 Mart günü, Şubat 2024 ücretlerini alan ASM çalışanları vergi kesintileriyle ücretlerin düştüğünü gördü. Şimdi, Türkiye’nin dört bir yanından aile hekimliği çalışanları ‘Vergide Adalet İstiyoruz!’ talebiyle Aile Sağlığı Merkezlerinden sesini duyurmaya çalışıyor. Her Çarşamba eylem yapacaklar. Sayın Yerel Siyasiler, yanlarına gidip de derdiniz nedir diye soranınız oldu mu? Sizin için oy kullanacakları tarih yaklaştı ya ondan soruyorum. Yoksa yanlış anlaşılmasın soru, rahat bozmak değil niyetim! Davullu zurnalı bol oynamalı mahalle gezilerinizi takip ediyoruz hep birlikte. Hiç ister miyiz gülen yüzünüz solsun? Neyse gelelim asıl konuya ASM çalışanlarından “Şubat Ayında Ortalama 8 bin TL Vergi Kesintisi Yapıldı!” Her üç Aile Hekiminden biri, vergi kesintilerine ek olarak sadece bu ay nüfus düşmesi, eğitim alması, doğum/hastalık izninde olması ya da haksız performans şartları bahane edilerek ücretlerinde düşüşler yaşadığını bildirdi. Daha da acı olanı deprem bölgesinde bulunanların uğradığı kesintiler. Akıl alır gibi değil, eylemin gerekçeleri olarak ortaya atılan konular. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Muğla Şubesi, Muğla Tabip Odası, Genel Sağlık İş Muğla Şubesi, Birlik ve Dayanışma Sendikası Muğla Şubesi, Muğla Aile Hekimleri Derneği, Muğla Aile Sağlığı Çalışanları Derneği tarafından ortak yayınlanan bildiride şu ifadeler yer alıyor: “Aile Sağlığı Merkezleri yıkılmış, mahallesi yıkılmış, evi yıkılmış, güvenli bir alt yapı sağlanamamış, suyu elektriği olmayan konteynerlarda yaşayan ve çalışan ASM çalışanlarının ücretleri kesilmeye devam ediyor. Daha ikinci ayda enflasyon ve vergi ile yaptığınız zammın yarıya yakınını geri aldınız. Sadece bu ay kestiğiniz vergilerle geçen sene deprem bölgesinde yıkılan Aile Sağlığı Merkezlerini yenileyebilirdiniz. Sadece bu ay aile hekimliği çalışanlarından kestiğiniz 200 milyon liraya yakın haksız vergi ile 40’dan fazla aile sağlığı merkezi yapılabilirdi. Siz koca bir sene boyunca tüm Türkiye’de yaklaşık 70 Aile Sağlığı Merkezi yaptınız. Bizden kestiğiniz vergileri, randevu bulamadığımız şehir hastanelerinin, üzerinden geçemediğimiz paralı otoyolların, uçamadığımız havaalanlarının, yediğimiz içtiğimizi, solduğumuz havayı zehirleyen Kanadalı maden şirketlerinin vergilerini affetmek, garantili ücretlerini ödemek için kullandınız. Gelecek ay bundan daha da fazla vergi keseceksiniz ve biz Aile Hekimliği çalışanları iyice yoksulluk sınırı altında tükeneceğiz. Haksız ve adaletsiz vergi kesintilerinden vazgeçin!” Açık net ifade edeyim, cevabının gelmeyeceği soruları sormaktan asla vazgeçmeyecek vatandaşlardan biriyim. Bu konuya kimin nasıl baktığı da zerre umrumda değil. Etiket yapıştırmaktan yeğdir soru üretmek. Bu kapsamda şunu sormak lazım: Türkiye’de artan multi zengin sayılarını neye borçluyuz? Vergi adaletsizliğine mi? Zengin sayımız artıyor. Bu sadece bir rakam döngüsünden ibaretmiş gibi görünen olgu, adaletsizliği, saygısızlığı, hamaseti,asabiyeti çoğaltıyor. Toplumu yığınlaştırıyor. Sonra bir sokak röportajında eline verilmiş mikrofona konuşan bir çocuk çıkıyor karşımıza. Yaşı sen de 9, ben diyeyim 10, daha ortaokulun kapısından ha girmiş ha girecek. Diyor ki çocuk, “kantimizde tost 22 lira. Annem alıyor 10 Bin TL maaş. 7 Bin TL ev kirası 3 Bin TL’ye geçinmek zorundayız ayda. Ben nasıl alayım her gün tostu?” Gencin değil çocuğun hesap yapar olmuş el mecbur! Hem de “anne ben şunu isterim bunu isterim” diyecek hakkı üstündeyken daha. Oyunları elinden alınmış, masaldan önce gerçeği bilmiş, çocukluğu çalınmış adı yaşından ötürü çocuk kalmış bir yetişkin örneği o. Vaktinden önce dalmış hesaba. Böyle çocukların,gençlerin sayısını bileniniz var mı? Muhalefet edecek çok şey var, var olmasına da hakkıyla muhalefet edeni göreniniz oldu mu acaba?
Haydi selametle...
Köşe Yazarlari
|
marmarishaberi.com Marmaris Haberi | Güncel doğru haber sitesi Aradığını en güncel haberi burada bulabileceksiniz. |