Muğla'da siyasetin medya ile ilişkisine dair birçok defa yazdım. Ama durumun bu denli vahim haline şahit olmayı da doğrusu hiç istemezdim. Muhatap gazeteci arkadaşımın kendini net ifade ettiğini belirtmek isterim. Bu yazı,  onu savunduğum bir yazı değil bu yüzden. Onun değil ama medyanın savunulmaya ihtiyacı var! Yazının amacı bu!

Sorarak başlayalım söze,

"Troller şunlar bunlar" diye beyanat verip yanlışlığını savunanlar kendi partilerinin trollerinin, görevini yapan gazeteciye dil uzatan hallerinden rahatsız mı? Değil midir?

Muhalefet olduğuna bu kadar benzemek gizli hayranlık mıdır?  Cevabı bulmak zor!

Aklınızda bulunsun gazeteci arkadaşlar,

Belge varsa paylaşır!

Soruşturma açıldıysa haberini yapar!

"Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün partisinde rüşvet iddiasının ne işi var?" diye de hesap sorar!

Tıpkı vakti zamanında ayakkabı kutularını haber yaptığı, sorguladığı ve gündeme taşıdığı gibi! Siz "218 milyar dolar nerede?" derken size de ekran/manşet açtığı gibi...!

Basın olmadan mı yaptınız bunları? Basın olmadan mı duyurdunuz sesinizi?

Bizim için "iddia" iddiadır ! Soruşturma açıldıysa üstelik, bunun haberi de yapılır! Haber değeri de vardır!

Bunun karşı parti tetikçiliği ya da taraftarlığı ile ilgisi de yoktur!

Fakat yapılan ve dillenenin "trol" kavramıyla ilgisi çoktur!

Sizin için rüşveti A Partisinin alma ihtimali tukaka, C Partisinde benzer iddia vuku bulursa hizmet bedeli midir?

Müsaade edin! Savcı görevini yapsın, gazeteci görevini yapsın! Millet hakkı yiyen yemeyen de deşifre olsun! Boşuna kavgaya, telaşa, fevri hareketlere gerek yok!

Savunma metinleriniz bile basında yer aldı ayrıca, okuduk!

Soruşturma sonunda aklanırsanız yine başında  yer bulacak! Fiili işlediyseniz o da !

Velhasılı; sizin vicdanınıza sığdırdıklarınız arkadaşım kalem sahibini bağlamaz!

Biz kamuoyu vicdanıyız! Senin görmediğin yetimin, şehidin, dara düşenin, kimsesizin hakkını biz görürüz!

Önce onlarca aday içinden neden bu adayın adı geçiyor onu sorgulayın! Önce siz Atatürk'ün çatısı altına bu şüpheleri nasıl soktunuz, nasıl sığdırdınız ona bakın!

Bak arkadaşım her duyulan haber değildir! Söylenenleri yazanımız olmadı! Oysa masalarda hakkında konuşulanlara şahitlik ettik! Mesele şahıs değil toplum olunca devreye girdi manşetler! Bu da  burada dursun lazım olur sana!

Saygı duyduk, işimize de saygı bekleriz!

Basın  kimsenin kullanıp atacağı mendil değil!

Ve bence aklanmadan demeç, cevap vs yetiştirme derdine bir son verin.

Çırpınarak batmayın!

Aklan sonra konuş ! Mahkeme salonu değil basın.. İfadeni savcıya ulaştır, derdini yetkilisine anlat! Soruşturma sonucunu duyuracağın yer yine medya bunu da hiç aklından çıkarma!

İsim yazmadım çünkü  ben yaşananlardan haya ettim. Aklanırsa da aklanmazsa da ben bu konunun bu duruma gelmesinden rahatsız oldum. Neticede "anne" olduğu için yarına benim yazımla taşınmasını önlemek için adını yazmaktan sakındım! Anlayışınıza sığınırım.

Haydi selametle...