Türkiye’de Bitmeyen Salgın: Dalkavukluk
Canan BAYKIZ
06.09.2024

Kusura bakma Dostum, her koşulda yanında olamam! Bazen de sana seni anlatmak gerek…

Türkiye’deki seçmen maalesef dalkavuk salgınına yenik düştü.  Kendi seçtiğine dalkavuk olanı görmek de böylece bize nasip oldu. Her gördüğü yerde “A aa nasıl olur? “ diye şaşırmak da bana düştü. Benim oyumla bir makama gelmiş kişi, önce seçmeni olan benimle ilgilenecek.  Oyunu alsın almasın herkese makamın gerektirdiği şekilde hizmet edecek.

-Başkanımız geliyor ayağa kalkalım!(Neden çocuğum?)

-Başkanımız konuşuyor susalım! (Niye evladım?)

-Başkanım her şeyin doğrusunu bilir! (Emin misin?)

 “Seni işe alacağım” diye söz verir oyunu isterken, sayende oturduğu koltuktan sana seslenir sonra “şimdi seni işe almamız mümkün değil” der.

(İşsizliğine çözüm üretemediği için mi görünce ayağa kalkıyoruz? Bak buysa sebep hayır demem!)

“Yolunuzu yapacağız” der “bu kadar borçlu bir kurum devraldığımı bilmeden söylemişim, para yok yolu şimdi yapamam” diye makamda oturur bozmaz rahatını.

(Rahatı bozulmasın diye mi susalım? Uyusun mu?)

Bunlarla yetinir mi? Borcun üstüne borç yapar, gidende neyi eleştirdiğini unutur izinden gitmeye başlar.

(Doğru yol önden gidenin izini takip etmek midir? Doğrusunu bildiği bu mu sence de?)

 Seçilene de atanana da saygımız var. Yazılanları kimse kendi elindeki kaba sığdırmaya çalışmasın, boşa zahmet! Saygı hak edilen bir şeydir. Aslında “teşbihte hata olmaz” diyerek  seçmen ve seçilenin arasındaki mesafenin, uçuruma döndüğünü anlatmaya çalışıyorum. Seçmeni ile aynı yerde oturamayan, ondan aldıklarıyla onu hakir görene saygı duymalı mıyız? Yoksa saygıyı ondan mı bekleriz?  Köylüye sarıldı diye arabasına binince yüzünü silen başkan bilirim. Seçim arifesinde günlerce köylü sofrasında ekmeğini, aşını paylaşıp, aynı evden ölü çıksa kapısını unutanları da gördük!

Türkiye’de vekil maaşı asgari ücretin 10 katı, başka ispat mı lazım? Kendi ulaştığı yaşam standardının onda birini layık gördüğü seçmenine, sizce saygı duyarak mı ona bu hali reva görüyordur? Ama halkın kendine olan saygısından da sevgisinden de emin ve bakıyorum saltanatlarına, gördükleri teveccühe “adam haklı beyler.” Küçük dağları yaratanlar büyükleri yaratan ecdatlarına da hayli ilgisiz üstelik. Olsun sorun yok! Bak, herkes taş oynuyor kahvede, evdeki de şüpheli, zanlı peşinde dedektifçilik oynuyor.

Yerelde bulunan, sorunlarına neredeyse hiç vakıf olmadıkları halkın ihtiyaçlarını, yüksek siyasette rol alanlar belirlemeye çalışırsa, adam kayırmalarla, bizim adamlarla gelinecek yer burası. Nasıl manzara güzel mi?  “Bütün bu eleştiriler çok sert“ diyecekler olabilir. Yüzleşmenin yumuşak huylusunu ben bilmiyorum. İyisi mi onu da al eline kalemi sen yaz kardeşim. Çiftçisi isyanda, ormanı yangında, çalışanı borç batağında, çocukları kayıp bilinmezlerde, emeklisi intiharın eşiğinde farkında mısın?  Yazdıklarımın hepsi haber manşetlerinden.

Biraz da sahadan konuşalım mı?

Hastaneye gideceksin, altı üstü doktor hemşire işini yapacak, telefon rehberimden bulup başkan arıyorum!

İşe gireceksin gerekli şartları sağlıyorsun, başarılısın, sertifikaların dosyaya sığmaz olmuş, başkandan randevu arıyorum!

Yargıda hakkımı arayacağım biliyorum davamda haklıyım, derdimi anlatmak için beni haklı çıkaracak başkan arıyorum.

Haydi hepsini geçelim! Yahu konser bileti ayarlamak, hoplayıp zıplamak için, başkan arıyorum!”Başkanım bize yanından, önden bir yer ayarlasanız olur mu sizin için de uygun olursa!”

“Ben bunları kendime vekil tayin ettiğime gerek duymadan “asil”  olarak neden yapamıyorum?” diye soracak aklı yitirdik. Sorguyu yitirdik.  Ricacı olmak, başkalarının hakkını yiyerek öne geçmekten imtina etmemek modasından vazgeçemiyoruz.

“X partiliyiz, doktor normalde yapmayacağı tahlilleri de yaptı. İyice baktı.  Sonuçta bizimki önemli bir can, diğerleri patlıcan bu konuda itirazı olan yok ve zaten olamaz kimin ne haddine!” bu halden övünüyoruz. Bunu başarana da “ Hay maşallah bak kardeşime nasıl da yükselmiş önemi.” Diye sırt sıvazlayanlar, onun yerinde olmak isteyenler bile kuyrukta!

“Hee kardeşim hee “ bak ben de onu diyorum “yaz güneşi ayrı dokunuyor sana kış güneşi ayrı. Seni yaratan yarattıktan sonra üretimi niye durdurmadı? Ben de onu anlamadım. Dünya seninle tam kapasite dolmuştu oysa!”

Santralde işçi çıkartılıyor, mesela yakın tarihten, burnumuzun dibinden örnek vereyim.  O santral bu hale nasıl düştü, işçiler emekçiler niye işsiz kaldı? Açık net yazayım haydi “suçu gelin ettiler kimse yanına güvey girmiyor” şimdi ama! Orada tamtamlar çalınmaya başladığında sessiz kalan, bir tavır geliştiremeyen vekiller ve hatta çok sesli çevreciler bile git bak, bugün sendika kapısında, santral kapısında neden?

“Y vatandaş bizim kardeşimiz aman onu çıkarmayın işten.” Ricası için.   “Kapansın bu santraller” diyen de dahil herkesin dilinde cümle aynı, özne değişiyor. Sağlığa zararlı santraller diye bağıran  öbürü de diyor ki “ Z vatandaş bizim yoldaşımız aman ha o işsiz kalamaz!” sağlığı tehlikede “evet ben dedim biliyorum olsun, ama çalışşsın işsiz kalmasın!

Ben de diyorum ki santral kapısında adam kayıranlara:

“N’aber dostum? Kafalar kıyak galiba…! Bak “ne içtin?” diye sormam bile anladım “yedikleriniz de kof !” Beyin de boş kalınca demek çarptı mı gerçekler? Bu kadar mı içi boşaldı hayatın?” Cevapsız kalanlara ve kalacaklara inat hemen yapıştırayım cevabı:  Evet.

Elektrik arz güvenliği, yerli enerji üretimi olsa da konu susan iktidar,  alternatifsiz kalan,proje üretemeyen muhalefet, neyi, nasıl planlarız kaygısında olmasa da “ adam kayırma “ hususunda omuz omuz bir aradayız, gülümseyin çekiyorum arkadaşlar, dişler beyaz bakımlı görünsün mutlaka!

İzlemeyen kaldıysa “izlesin” diyeceğim. Ancak,biliyorum: Herkes heybesi kadar alacak nasibini.  Ali Sunal’ın filmi var “Hava Muhalefeti” internete düştü.  Müge Anlı, Esra Erol, Didem Arslan ile cinayetlerin peşine düşmeyecek, kayıp aramayacaksan bir ara boş vaktin olursa lütfen izle.  Canım ülkemin necip vatandaşı bir uçak seyahatinde nasıl anlatılır? 2 saatte Türkiye’de siyasetin durumunun röntgeni nasıl çekilir? Bir bak bakalım. Sayın Başkanların rahatını hiç bozma, çok ciddiyim sana inancım tam, bunun üstesinden tek başına gelebilirsin.  Sana söz, tıpkı sen olan birini mutlaka bulacaksın uçakta. “Aaa bu tıpkı ben “ diyeceksin,kesin bilgi. Filmde izlediklerimden sonra dileğim odur ki; ikinci pilotların sayısı artsın. Dileğimi anlaman için filmi seyretmen gerekiyor. Merakın yoksa, zamanın da yoktur zaten boşver öyleyse, izlemesen de olur.

Bu kadar boşa zaman harcayan ve bu kadar meşgul olan, bu yoğunluğa rağmen ele avuca sığan hiçbir şeyin olmamasına şaşıran kaldı mı? Kitap okumanın, film izlemenin boş zaman eğlencesi olduğunu savunanlar ülkenin son halinin şarkısını size ithaf ediyorum : eller havaya, kafalar burun dikinde eşlik edebilirsiniz bu kuru gürültüye.

Yahu bir vatandaşımız (bak o da ikinci pilotgillerden) bir aydır “ Bodrum’da  Bitez Söğütlü Deresine dökülen betonu kaldırın” diyor. “Yağmur yağarsa evimi su basacak” endişesini dile getiriyor. Bu memlekette bir kişinin kılı kıpırdamaz mı ?  Vatandaş ricacı, ne atanan, ne de seçilenden bir refleks yok. Biri cevap verdi “ vakti zamanında maalesef buraya iskan verilmiş, inşaat yapılmış, yol yapmak için biz de son çare engelliye hizmet için dereyi beton kapladık “ dedi.  “Şaka gibi” deme hiç, öyle gevrek gevrek de gülme çünkü bu oturup ağlanması gereken  “Türkiye gerçeği” karşınızda.

Bizim ülkenin en temel sorununu açıklıyorum: Evet ahlaksızlık var, cehalet had safhada evet. Ancak benim tespitim, liyakat sahiplerimiz kendilerine  inanmakta geç kalıyor, vazgeçmekte çabuk… Liyakatsizler ise tam tersi  kendilerine inanmakta çabuklar, makamlarından vazgeçmekte geç kalıyorlar! Kimse kazanmıyor, biz kaybediyoruz!

Bu çabuklar, geçler yüzünden 60 yıl gerisindeyiz yaşamın, düşüncenin, fikrin. Yerli arabasından önce yerli uçağını yapan ülkeyi, üretmeyi, sıfırdan başlayıp büyümeyi gelişmeyi, kendi kabında var olmayı, kanaat etmeyi, yetinmeyi,  kimseye muhtaç olmayan Ca’nım ülkeyi özleyen var mı? Eminim var.

Sözün kısası:

Bir avuç aş, kaygısız baş yastığında uyumaya hasret kalan milyonlarız! Lakin uyumak için bile önce uyanmak ve ayağa kalkmak zorundayız!

Haydi selametle…

marmarishaberi.com

Marmaris Haberi | Güncel doğru haber sitesi 

Aradığını en güncel haberi burada bulabileceksiniz.

Gizlilik Politikamız
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Tamam