101.yaşında Türkiye Cumhuriyeti. Diyorlar ki: "gitgide kan kaybediyor." Diyorum ki: "her gün yeniden doğuyor." Yakın tarihte  Cumhuriyet Başsavcısı  Yavuz Engin'in elinde  can buldu Cumhuriyet. Tehditlere boyun eğmedi, kendini güçlü zannedenlerin gözlerinin içine baka baka yok saydı onları. Vatanı canından öte görmeyi anlattı bize. Hiç tanımadığı annelerin, babaların, doğar doğmaz can veren evlatlarının katiline direndi ve kazandı. "Ben boyun eğersem yeni doğan çocuklar ölüme, aileler yasa boğulacak" dedi. Kolayı değil zoru seçti. Kendi konforunu düşünmedi, toplumun iyiliği için yılmadı mücadele etti.

Cumhuriyeti kuranlar da onun  gibiydiler. Hiç tanımadıkları bizlere vatan emanet etmek için  15'inde, 16'sında eli bir kızın elini tutmadan daha, annesinin elini bırakıp "vatan" diye koştular, vatan için can verdiler. Vatanın bekasına can oldular.

Ne için? Daha doğmamış bebeler, hiç tanışamayacakları bizler için. Onlar ölümü göze almasalardı bugün vatanımız da  yoktu,  biz de yoktuk!

Bakma şimdi zamanımızın  Ebu Cehillerine, Firavunlarına esir düşenlere, onlara paye verenlere...Geçmişi bilmeyen geleceği uyduracak elbet. "Hep bana hep bana Rabbena" diyenlerin sonunu Hazreti Musa yazdı. Yetmedi, Kainat Efendisi Muhammed Mustafa yazdı. Kişisel menfaatini toplum önünde tutup halka eziyet edenlerin sonu malum. Bu sonlar takvim değişse de değişmez hiç. İyilik yener geç ya da güç olsa da kötülüğü.

Türkiye'den ne hoşgörü dini olan İslamiyeti, ne de Mustafa Kemal Atatürk'e duyulan saygıyı, sevgiyi, minneti koparamazsınız. Yıpratmaya çalışırsınız, belki başardım sanırsınız. Ancak bunun mümkün olmadığını gün gelir bedel ödeyerek yeniden öğrenirsiniz.

Kendi hakkı olmayan topraklara hükmetmeye çalışanların sonunu 57. Alay yazdı. Avusturyalı Josef Miller'den namı diğer Anzaklı Ömer'den oku mutlaka Türk askerinin, Türk hekiminin hikayesini.

Hatırlayın,

Ömrü savaşta geçmiş bir askeri dehanın "yurtta sulh cihanda sulh" dediğini,

Hatırlayın,

Vatanı, kendi canını siper ederek kazanan atalarımızdan emanet aldığımızı,

Hatırlayın,

Zulmün, cefanın karşısında son ana dek dik duranları,

Hatırlayın,

Ülkenin tüm kaynakları savaşta düşmanlar tarafından yağmalanmışken sıfırdan bir ülke inşa edenleri, Bugün zor zamanlardan geçiyoruz. Düşmanları ayıklayamıyoruz. Hainleri bağrımızda yetiştirip büyütmüş, kandırılmış, aldatılmış bugünlere ulaşmışız.. Cumhuriyetimizin ve Devletimizin  Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi bugünleri görerek, bilerek yazıldı. Orada işaret edilenler kimler biz de biliyoruz. Kendileri de çok  iyi biliyorlar. Ama şüphe yok, önünde sonunda  karanlıkta onlar kalacak biz aydınlığa yeniden kavuşacağız. Günü gelince hepimizin uyumadığını, Savcı Yavuz Engin gibi korkusuz kahramanların aramızda var olduğunu mutlaka hatırlayacağız ve hatırlatacağız. Cumhuriyet, her gün yeniden kuruldu 101 yıldır. Başarıya ulaşan her zaferde, Türk Bayrağı rüzgarı yanına alıp her dalgalandığında, gururla söylediğimiz İstiklal Marşımızda. Okuduğumuz kitaplarda, tüttürdüğümüz bacada. Emekçinin yaptığı her işte, öğrencinin eksik olmadığı her okulda, Yaradan'a açılan her elde, her dilde,  her duada, her gün aydınlandığında yeniden doğdu ve güneş doğdukça yeniden doğacak Cumhuriyet.

Karamsarlık yakışmaz bize. "Yolum zordur" diyene "yolun yolumdur" diye karşılık verecek vicdanlara emanettir Cumhuriyet. Onu korumak kollamak dilde değil yürektedir. Herkeste atan kalbin yürek olmadığını da biliriz elbet!

Ne Mutlu Türk'üm diyene!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 101.yaşı kutlu ve ilelebet payidar olsun.

Haydi selametle...