Ata’ya Saygı, Kendime Sitem!
Canan BAYKIZ 09.11.2024 Şimdi karşımda olsan senin yüzüne nasıl bakarım, bilmiyorum. Öyle suçluyum ki sana karşı… Bana miras diye bıraktığın ne varsa hiçbirine yeterince sahip çıkamadım. Eğer sahip çıkabilseydim, “vatan” diye bana hediye ettiğin toprakta hibrit tohumlar yer tutmazdı. Köy enstitülerinin kapısı kapanmazdı. Öğretmenler baş üstünde, akademisyenler el üstünde tutulurdu. Eğer sahip çıkabilseydim, daha fazla kitap okumuş olmam gerekirdi. O kitaplardan edindiğim bilgilerle ülkemi ihya ederdim. Bilim alanında dünyanın en zeki ülkelerinde ilk beşi zorlardık, Finlandiya’yı geçerdik eğitimde, Çin ile yarışırdık tarımda, önce kendi uçağını sonra kendi otomobilini üretmeyi başaran mühendislerimiz çoktan üretmiş olurdu; sürücüsüz, uçan otomobilleri. Uzayın bilinmezleri azalırdı, şimdiye kadar başlardı Mars’a seyahat. “Muasır medeniyet” denince akla ilk benim ülkem gelirdi. Bilginin peşine düşebilseydim eğer, ezbere fikirlerini bana dayatanların esiri olmazdım. Kendi şahsi menfaatimi, atalarımın kanıyla suladıkları bu vatandan ve onların uğruna canlarını feda ettiği toplumdan önde tutmazdım. Tutamazdım. Tarihimi, kültürümü, dilimi koruyabilirdim. İşte o zaman aileler bölünmez, çocuklar öldürülmezdi. Bayramlar bayram olurdu. Çocukları ağlarken değil özgürce şeker toplarken görürdük. Senin bıraktığın hali muhafaza edebilseydim… Ama yapamadım. Tembelliği cehalete bulayıp üstüme sürdüm. Kirlendim. Etraf adam kayırma koktu. Hak yemeden oturamadım sofraya. Batı’nın bizi örnek aldığını unuttum. Işığın Doğu’dan yükseldiğine kafa yormadım. Senin savaş meydanlarına senden önce giden sandıklarca kitapların olduğunu görmezden geldim ve hiç anlayarak okumadım seni. Sözlerin hep kifayetsiz muhterislerin ezberinde asılı kaldı. Gelmedi elimden bir şey. Seni anlamak, devrimdi ve ne yazık ki ben en çok devrimden korktum! Üzgün müyüm? Üzgün olmaya hakkım olduğunu düşünmüyorum. Bıraktığın mirasın madde halini sata sata bitiremedim. Belki en çok bundan yoruldum. Hazır yerken, emeksiz neye, niçin üzüleyim? Günümü gün ederken vakit mi kalıyor sanki yaşanan acıları idrak etmeye? Kandırmayayım kimseyi boşuna. Şahsi konforum her şeyin ötesinde. Kaybettiklerimin değerini bilmeyecek kadar bilgisiz tüketiciyim. Bak, mirasının mana bölümünden bahsetmiyorum bile! Senden sonra hep başkalarından bekledim, düşersem düştüğüm yerden beni kaldırmayı. Süper kahramanları, olağanüstü, mucizevi varlıklar olarak gördüm. Senin içimizden biri olduğunu kabul etmedim. Oysa, sende olup bizde olmayan çalışkan olmaktı, azimdi, inançtı, bilgi merakıydı. Sen, çocuk yaşta babasız kalandın. Annesinin, kız kardeşinin yasını tutandın. Eğitim hayatı her şeye rağmenlerle geçendin. Düşse bile kendi kalkandın. Yalnızlığa boyun eğmeyendin. Vazgeçmeyendin. Kimseden üstün görmedin kendini, kimsenin de senden üstün görmesine izin vermedin kendisini. Askeri dehan öyle birdenbire bahşedilmedi. O başarılar bir tepside hazır sunulmadı önüne. Şimdi soruyorum kendime, sen kaç ölüm gördün? En yakınlarının, evlat bildiğin askerlerinin uzuvları parçalanarak son nefeslerini verdiği anlarda psikolojik travmaya, ölünün yasını tutmaya bile vaktin olmadı senin. “Vatan can çekişiyor” dedin hep önce vatan geldi senin için, öteledin şahsi olacak ne varsa hepsini. Kendi karanlığından doğup, aydınlık saçtın etrafına. Sen, hepimize omuz oldun da, senin başın bize ağır geldi! Kimimiz bildi, kimimiz halen farkında bile değil bu gerçeğin… Şimdi karşımda olsan… Vicdanım susturur dilimi. Utancım gözlerimi saklar gözlerinden. Özür dilemeyi bile taşıyamaz kalbim, oracıkta durur. Lafın kısası, Tatyos Efendi’nin senin de çok sevdiğin şarkısının sözlerindedir. “Bu şarkı bana yakışır ama asla sana yakışmaz” derdim fakat o koca yüreğinde ne acılar yaşadıysan bu şarkıyı sevdirmiş sana bir kere. “Mani oluyor halimi takrire hicabım Üzme yetişir, üzme firakınla harabım Mahvoldu sükunum, beni terk eyledi habım Üzme yetişir, üzme firakınla harabım” Biliyor musun Ata’m, şimdilerde sana “sen” deyip, seni kendimden saymak bile “saygısızlık” gelir bazısına. Oysa, bilse senin adalet anlayışının “eşitlik” olduğunu, sana göre efendinin “millet” olduğunu, asla ve kat’a milletten kendini üstte tanımlamadığını. Bilmez! Çünkü, işine gelmez! Gençliğe Hitaben yürekte kazılı, vakti gelince mirasının değerini anlamamakta ısrar edenlere bildireceğiz. Çünkü; sorgulamayanın “cahil”, sorgulatmayanın “zalim” olduğunu acı da olsa öğrendik. Kapattıkları kapılarda, liyakati yok sayan cehaletlerindeki cesaretle tanıştık. Bazen ağlanacak halimize gülüyoruz. Ama ne olursa olsun yılmadık yolundan yürüyoruz!
Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz hatırasına, saygı, minnet ve hasretle…
Köşe Yazarlari
|
marmarishaberi.com Marmaris Haberi | Güncel doğru haber sitesi Aradığını en güncel haberi burada bulabileceksiniz. |