Muğla’nın Hedefi Ne?
Canan BAYKIZ 01.07.2023 Başlığı görünce bazılarınız “şehrin değil insanın hedefi olur” deyip bıyık altından semaya bir gülümseme uzatmış olabilir. Ne hoş? Her türlü kabulümdür; gülüşünüz. Eyvallah! Ancak “evvel Allah” demeden anlatacaklarım var size, yargılara takılmadan, engin müsaadelerinizle… Dünyanın en yaşanabilir şehirlerini göstermek için Ekonomist İstihbarat Birimi'nin (EIU) yıllık sıralamaları kullanılır. EIU’dan kasıt nedir peki? EIU, dünya çapındaki ekonomik, politik ve ticari uzmanlardan oluşan bir ağın çalışmalarına, araştırmalarına ve iç görülerine dayalı olarak ülke, endüstri ve risk analizleri sağlar. Her sene 204 ülkeden şehirleri beş kategoride 30 nicel ve nitel ölçüme bir puan vererek en iyi yaşam koşullarını hangi şehirlerin sağladığını değerlendirmeye çalışır. Ağırlık dağılımları şöyledir; Sağlık - %20, Kültür ve Çevre - %25, Stabilite - %25, Eğitim – %10, Altyapı - %20. 2022 Sonuçlarında ilk beşe giren şehirler: Viyana, Kopenhag, Zürih, Calgary, Vancouver. İlk beşten de anlaşılacağı gibi; Avrupa şehirleri ağırlıklı olsa da listeye en çok şehir dahil eden ülke; Kanada’dır. Hal böyle olunca bayram tatilinde okunacak ilgi çekici kitap benim için Bülend Aydın Ertekin’in, “Kanada Siyasi Kültürü ve Belediyeciliği: Montreal Örneği” oldu. Bu kitabı henüz okumayan yerel yönetimde yetkili ve yetkili adaylarına tavsiyemdir. Lütfen okuyun. Ertekin, senelerce Kanada’da yaşayan bir isim. Kitabında öyle güzel altı çizilecek notları var ki; yerel seçim öncesi tadından yenmiyor. Ertekin, Kanada belediyecilik modelinin her şeyden önce siyasi gerilimden uzak olduğunun altını çiziyor. Şehirlerin sosyo-ekonomik verileri ile belediyeciliğin, ülkeleri net yansıtan aynalar olduğundan dem vuruyor. Kanada halkının başkan adaylarında aradığı en önemli kriterinin ise “yolsuzluk yapmama ahlakı” olduğunu ifade ediyor. Dahası Avrupa ülkelerinin çoğunda bir belediye başkanının sonradan zenginleşmesinin “nereden buldun?” denetimleri ile kabul edilemez bir kavram olduğunu belirtiyor. Tavsiye kitaptan en dikkatimi çeken notları sizlerle paylaştıktan sonra, yaşanabilir şehirlerin ilk sırasında yer alan Viyana’nın belediyecilik faaliyetlerine göz atalım mı? • Viyana’da yazları tüm parklarda Viyana Yüksek Okulu ile işbirliği yapılarak ücretsiz Almanca dersleri veriliyor. Amaç yabancıların şehre adapte olma sürecine katkı sunmak. • En çok yeşil alanı bünyesinde barındıran şehir olduğu için çevreye barışık yaşamanın koşulları her fırsatta anlatılıyor. Küçük yaştaki çocuklardan tutun da bu konuda bilinç düzeyi gelişmemiş yetişkinlere kadar herkese bilgi aktarımı yapılıyor. Dışında kalanlara da ceza sistemi açık. • Hayvan haklarına önem veriliyor. Toplu taşımalarda hayvanlar için bölümler var. Dışkılarını yapmaları durumunda dışkı poşetleri belirli noktalarda ücretsiz temine açık. Ancak sahipleri tarafından dışkı poşetleri ile atılmaz ise 2 bin avro ceza siz eve ulaşmadan adresinize teslim ediliyor. • Maddeler çok. Özetle; temizlik, düzen, birlik bilinci, kültürlerarası kaynaşma toplantıları, trafik, ulaşım, iletişim, canlılığı muhafaza, ekonomik ve sosyal cazibe merkezi olma özelliğini koruma, tarihi ve kültürel mirası ve egzotizmi onu vazgeçilmez kılıyor. Avusturya’nın insana ve şehre bakışının en iyi örneğini Viyana sergiliyor. Muğla nasıl, neler yapıyor peki? Değerli yöneticilerimiz, iktidar ya da muhalefet partisine tabi olmasından dolayı, siyasi replikleri tekrardan ve polemik üretiminden vakitleri olursa bir ara belki dünyanın yaşanabilir şehirlerinin belediyecilik faaliyetleri hususuna eğilebilirler. Böylece, turizm beldelerimize yönelik eleştirilere; popülasyon sanki sadece bu yaz önüne geçilemez ve öngörülemez halde artmış gibi bahanelere sığınmak zorunda kalmazlar. Ne mesela o bahaneler? -Belediye personeli az yetişemiyoruz. -Elimizden bu kadarı geliyor büyükşehir ana muhalefet partisinden olduğundan alt yapıyı düzeltmeye para bulamıyoruz.
Tabi, nasıl yani? deyip şaşırdıklarımız da var. Ağzımız açık baktıklarımız, Ertekin'in yerinde tespitinin kanıtı gibi. Ertekin ne demişti? Yerel yönetimler ülke yönetim anlayışının en net aynasıdır...İşte Muğla'da en can yakan ama güleriz ağlanacak halimize dedirten örnekleri:
-Adımız büyükşehir olmasına rağmen "battı çıktı" nedir anlamadık. Akıllı kavşakların yetmediğini bizzat yaşıyor ancak 10 km’lik araç kuyruklarının yaza giriş hit haberi olmasının önüne geçemiyoruz. -Hastaneleri şehrin merkezinden alıp hoop kartal yuvalarının yanlarına yerleştirdik. İrtifaya ulaşanlar için çok şükür her tepede bir devlet hastanesi var. Ancak hastanelerin önünde taksi durakları konmasını henüz organize edemedik. 4 saat müşahedede kalan hasta, yarım saat otobüs bekleyebilir. Yahu biz Muğlalılar kimseyi yalnız bırakmayız da diyenler çıkabilir. Güzel de "adam tatile tek başına geldi" diyelim nerede tanışıp kaynaşmamızı istersiniz. Personel sayısının yetersizliği ve bölümlerde olmayan cihazların yokluğunu ise müjdelerle açıklıyoruz. Müjde verme kısmını bir bitirirsek gereğini yapmaya sıra gelecek. Müjdeleri takip etmeye ve ne olursa olsun umudu yeşertecek gücümüz hep olmalı dostlar. -Bir su borusu akıllı sayaç koysak 3 basamağı dolduracak şekilde defalarca nasıl patlar? Patladıkça hayretimiz arttığından verecek cevap bulamıyoruz! -Yüksek sezon öncesi bitirme gayretimizin sonuç vermediği alt yapı çalışmalarında; kaçan müteahhitler mi istersin, olumsuz hava şartları mı, ilçe belediyeleri ile aramızda bir türlü kazasız son bulmayan iletişimin mi etkisi var dersiniz? Hangisi revaçta henüz sıralamak için zamanı yönetemedik. Bitince açıklamayı basın mensupları bekliyor, bilgimiz dahilinde göndereceğiz. -“Cennet Muğla” siyasetçilerimizin şehre sevgisini anlatmak için en sık kullandığı tabir.
Aldık kabul ettik. Peki, ABD merkezli ekonomi dergisi Forbes, Türkiye'nin en yaşanabilir şehirlerini sıraladı. Bu rapor 94 başlıkta hazırlandı. Şehirler yaşanabilirlik, inovasyon, hizmetlere erişilebilirlik, üretim potansiyeli ve ticaret kabiliyeti verilerine göre sıralandı. Türkiye'de yaşamak ve çalışmak için en iyi şehirler listesinin 17.sırasında yer alan "Cennet Muğla" sizce hak ettiği yerde miydi bu raporda? Vee tüm bunların ışığında merak ettiğim, başlıkta yer bulan soru : Muğla’nın hedefi ne? Dünyanın yaşanabilir şehirleri arasında yer almak mı? Türkiye’de yaşanabilir şehirlerde ilk beşe oynamak mı? Veya “nüfus azalırsa, hayat kalitesi de düşer” diyenlerin ezberini bozan Viyana’yı ya da “aşırı nüfus kamu sağlığına zararlıdır “ cümlesini kuranlara “hiç de bile” diyerek cevap veren Mumbai gibi kendi çizgisini yaratıp o çizgide yol almak mı? Sahi Baylar/Bayanlar sizin bir Muğla hayaliniz var mı? Ki o Muğla’nın da hedefi olsun…
Haydi selametle…
Köşe Yazarlari
|
marmarishaberi.com Marmaris Haberi | Güncel doğru haber sitesi Aradığını en güncel haberi burada bulabileceksiniz. |